Röportaj - Gündoğdu

GÜNDOĞDU dergisinin gerçekleştirdiği ve üçüncü sayısında (Temmuz 2018) yayınladığı röportajımızı okuyucularımızdan gelen yoğun istek üzerine resmi sitemizde de yayımlamayı uygun bulduk.

 

Gündoğdu Dergisi: Seçimler birkaç gün önce yapıldı ve var olan sistem değiştirildi. Siz bu seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türker Ertürk: Öncelikle şunu söyleyeyim, ben bu seçimde halkın iradesinin çalındığına inanıyorum. 24 Haziran seçimleri adil değildi, dürüst değildi, silahların eşitliği yoktu. Bir yarışmada silahların eşitliği vardır, oyunun kuralları bellidir. Burada oyunun kuralları yoktu. Bir kere OHAL vardı, OHAL şartlarında seçim olabilir mi? Bir de şöyle bir rezalet söz konusu. İktidar partisi hariç tüm partiler sandıklara sahip çıkmaya çalışıyorlar. Hile yapılmasın diye uğraşıyorlar. Peki sandıklara kime karşı sahip çıkmaya çalışıyorlar? Devlete ve iktidara karşı sahip çıkmaya çalışıyorlar. Doğru mu bu, evet doğru. Ve iktidarın en yetkili ağzı, sosyal medyaya da düştü bu, “sabah erken saatlerden itibaren sandıklara gideceksiniz, seçimi böyle kazanacağız” dedi mi, dedi. Tabii biz buraya bir günde gelmedik. İktidar aslında uzun dönemdir bu seçimi kazanabilmek için hamleler yapmıştı. Örneğin 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra yapılanlar, OHAL’in ilan edilmesi hep bu seçim içindi. Başka örnekler de var. MHP’de biliyorsunuz bir iktidar değişikliği olacaktı. Hatta iktidar değişikliği oldu bile. Orada Meral Akşener lider olacaktı, oluyordu ama bu engellendi. Kim, nasıl engelledi? iktidarın uzun dönemde enstrüman haline getirdiği hukuk ve adalet sistemi kullanılarak yapılan kongre geçersiz kılındı. Bu sefer Meral Akşener bir parti kurdu ve seçime girdi. Bir an düşünün, bu iktidar değişimi başarılı olsaydı, Meral Akşener MHP’nin başında olsaydı, 24 Haziran seçimlerinde Erdoğan iktidarı yakalayabilecek miydi? Hayır. Peki biraz geriye gidelim. 2017 yılında yapılan referandum adil ve dürüst müydü? O referandumda da oyunun kuralları oyun başladıktan sonra değiştirilmişti. Bana göre referandumda halkın iradesi sandığa “hayır” olarak girdi ama “evet” olarak çıktı. Ve muhalefet, Kemal Bey halkın iradesine sahip çıkmadı. İktidar böyle hamleler yapıyor ve sen 16 Nisan’da halkın iradesine sahip çıkamıyorsan, reaksiyon gösteremiyorsan, 24 Haziran’da da yenilgiyi “kabullenmek” zorunda kalırsın.

Gündoğdu Dergisi: Hile konusunda CHP, “seçimde yapılan hile seçim sonucu etkileyecek düzeyde değildi” biçiminde bir açıklama yaptı. Siz ne düşünüyorsunuz?

Türker Ertürk: Öncelikle şunu söyleyelim. Biz “bu seçimde hile vardır, bu seçim şaibelidir ve seçimde manipülasyon vardır” diyebiliyor muyuz? Evet diyebiliyoruz. Buna rağmen sizin de dediğiniz gibi, muhalefetin bazı yetkilileri çıktılar ve ne dediler: “Evet hile var, oylar çalındı ama sonucu etkileyecek kadar değil.” Bakın, bu büyük bir gaftır. Şöyle anlatayım, diyelim ben sizi sınavda kopya çekerken yakaladım. Siz bana şunu söyleyebilir misiniz: “Tamam bu benim kopya kağıdım. Buradaki bilgiye bakın, bu bilgiyi sınav kağıdımdan çıkarın.” Bu kopyanın sonuca tesiri ne, diyelim bir-bir buçuk puan. Siz ise sekiz gibi bir puan alıyorsunuz. Siz “kopyadan kaynaklanan puanı düşün, ben yine geçerim” diyebilir misiniz? Bunu diyemezsiniz. Bakın siz eğer kopyaya tevessül etmişseniz, kopya çekmemiş bile olabilirsiniz, kağıdınızın alacağı puan nedir, biliyor musunuz? Sıfırdır, sıfır. Şunu demek istiyorum, bu seçim sonucu gayri meşrudur. Bu seçimin tekrar edilmesi gerekir. Gelelim 24 Haziran’a. CHP’de ikili bir yapı var. Bir seçim bir partide tek bir yerden sevk ve idare edilir. Bir karargah olur. CHP’de iki karargah vardı, biri genel merkez, diğeri İnce’nin çevresindeki insanlardı. O geceyi izliyoruz, kimin ne yaptığı belli değil. Mesela bana seçim gecesi genel merkezin sevk idaresi genel sekreterde olur gibi geliyor. Ama genel sekreteri gören yok. Milletvekilleri çıkıp duruyor, herkes rol kapmaya çalışıyor. Herhalde “kazanırsak ben de İnce’nin yanında bir bakanlık kaparım” diye düşünüyorlardı. Saçma sapan açıklamalar yapıyorlar, halkın beklentisini anormal bir biçimde yükseltiyorlar. Sonra bakıyorlar ki verdikleri rakamlar doğru değil. Beklentiyi karşılayamayınca da ekranlardan kaçtılar.

Gündoğdu Dergisi: Muhalefetin seçim sonuçlarını tanımasından rahatsızlık duyuyorsunuz. Peki sizce muhalefet seçim gecesi ne yapmalıydı?

Türker Ertürk: Önce şunu hatırlayalım. Erdoğan ne demişti? “Ben daha önceki cumhurbaşkanları gibi olmayacağım” demişti değil mi? Gerçekten de Anayasada çizilen sınırlar içinde kalmadı, her istediğini yaptı. Size şöyle bir soru sorabilir miyim: 23 Haziran ile şimdiki durum arasında ne fark var? 23 Haziran’da da ülke başkanlık sistemi ile yönetiliyordu. Ama o zaman bu gayri meşru idi. Şimdi gayri resmi ve gayri meşru olanı 24 Haziran seçimleri ile resmileştirdiler. Peki, bu konuda Kemal Bey, CHP ne yaptı? Hiçbir şey. Kemal Bey OHAL için ne yaptı? “Ben OHAL ile seçime girmem, eşit koşullar yok” dedi mi, hayır demedi ve hiçbir şey yapmadı. Seçimi gayri meşru ilan edebilir ve seçime girmeyebilirdi. “Ben böyle eşit koşullar altında olmayan bir seçimin figüranı olmam” diyebilirdi. Bakın ben muhalefet partisi lideri olsaydım, bugüne, 24 Haziran’a gelinceye kadar iktidarın bütün hamlelerine, MHP hamlesine, referandum hamlesine karşılık verirdim. İktidarı halka şikayet ederdim. Eşit ve adil olmayan seçimlere de gerekirse katılmazdım. Peki seçimlere katılmak zorunda kalsaydım ne yapardım, adam gibi bir karargah kurardım. İkili bir yapıyla gitmezdim. Abdullah Gül gibi bir adayın, siyasal İslamcı bir adayın, Ergenekon, Balyoz gibi davalarla Türk aydınını, Türk askerini arkadan hançerlemiş operasyonel bir adamın ardından koşmazdım. Ve seçimden sonra da “tamam sonuçları kabul ediyorum” demezdim. Niye bunu demezdim, çünkü eğer kopya çektiysen, hile yaptıysan bu seçim geçersizdir. Efendim, “bir milyonluk oy çalındı ama bize üç milyonluk oy lazımdı, o yüzden kabul ediyoruz,” diyemezsiniz. Beş tane bile oy çalınsa, bu seçime hile karışmıştır ve bu seçim geçersizdir. Bir de “on milyon oy farkı vardı” diye bir laf söylüyorlar. Bu da doğru değil. Eğer ikinci tura kalsaydı Erdoğan’ın seçilme şansı çok aşağılara düşecekti. O zaman ne yapmak lazım, Erdoğan’ı birinci turda seçtirmek lazım. Bakın hile için gerekli rakamlar on milyonlu rakamlar değildi, bir buçuk milyonlu rakamlardı. Peki, niçin çok fazla oy pusulası basılıyor? Niçin biliyor musunuz? Hile yapmak için. Bakın hile varsa, muhalefet partisi lideri olsam çıkar açıklarım: “Bu seçim geçersizdir, hilelidir” derim. Bunları yaptılar mı, yapmadılar.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...