Bu kafa

Halen iktidarda bulunan irade, 16 yıldır ülkemizi yönetiyor. İnanın, bu 16 yılda ülkemiz yabancı güçler tarafından işgal altında yaşasaydı, bu kadar zarar görmezdi. Ekonomik iflastan ahlaki çöküntüye, Cumhuriyetimizin yarattığı ekonomik değerlerimizin haraç mezat satılmasından hırsızlık ve yolsuzluğa, Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere Cumhuriyet kurumlarının tahribinden terörün azdırılmasına, komşu ülkelerde iktidarı devirme operasyonlarından yanlış adamlarla işbirliğine kadar bulaşmadıkları melanet kalmadı ve tüm komşularımızla, çağdaş dünya ile kanlı bıçaklı olduk!

Ülkemize verdikleri zararın en büyüğü ise; insanlarımızı ayrıştırdılar, ötekileştirdiler, kamplaştırdılar ve birbirilerine düşman ettiler. Halkı kandırabilmek için hep İslami söylemler kullandılar ama İslam’a Haçlı Seferleri’nden katbekat fazla zarar verdiler.

Hasta Adam

Bugün ülkemiz; aynen Osmanlı’nın son dönemi gibi “Hasta Adam” konumuna geldi. Hastalığın nedeni ise çağdışı dünya görüşü ve geçmişin aklı tarafından yönetiliyor olmamızdır. Bu hastalıktan kurtulamazsak, aynen Osmanlı gibi yok oluruz.

Osmanlı’nın yıkılmasının ve enkaz haline gelmesinin nedeni; çağın gerisine düşmesi, hemen yanı başında bulunan Avrupa’daki değişimin dışında kalmasıydı. Bu yüzden sorunlarını çözemiyor ve geniş halk yığınlarına refah ve mutluluk sunamıyordu.

Değişmeyen Tek Kural

Evrenin değişmeyen tek kuralı; değişimdir. Değişmeyen, değişen çevre koşullarına ayak uyduramayan yok olur. İşte Osmanlı bu yüzden, yani değişen dünyaya ayak uyduramadığı için enkaz haline geldi ve yok oldu.

İstanbul’da veba salgını vardı ve 70 bin insan hayatını kaybetmişti. Padişah II. Mahmut, Avusturyalı doktorlar nezaretinde karantina uygulanmasını istedi ama dinen caiz olmadığı gerekçesi ile ulema, padişah iradesine karşı çıktı. Daha sonra Almanya’da Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselecek olan Helmuth von Moltke, o tarihlerde İstanbul’dadır. Moltke, Osmanlı’yı değerlendirdiği ve Almanya’ya gönderdiği mektubunda “Ulema var olduğu sürece, veba da var olacaktır” şeklinde yazmıştır.

Geçmişin Aklı İle Olmaz

Ülkemizi yöneten iktidar iradesi; “Siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bakış açısına sahiptir. Bu ideoloji, hayal ve bakış açısı geçmişin aklıdır ve çağdışıdır. Bu kafa yapısı ile çağdaş işler yapılamaz, esenliğe ve refaha ulaşılamaz. Bu kafa yapısı, üç aşağı beş yukarı Osmanlı’yı felakete sürükleyen ulemanın kafa yapısıdır ve bu kafa yapısıyla yönetiliyor olduğumuz sürece ülkemiz için felaket de var olacaktır!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini laiklik yani aklîlik üzerine kurdu. Çağdaşlığa, demokrasiye, insanlar arasında eşitliğe, iç barışa, refah ve mutluluğa ancak ve ancak laiklik yani aklîlik ile ulaşılabilirdi.

Atatürk’ün Anlamı

Atatürk’ün Türkiye için anlamı; çağdaşlaşmadır, aydınlanmadır, ilahi mesajın doğru anlaşılmasıdır, antiemperyalizmdir, eleştirel akla sahip bilim egemen kafalı toplumun yaratılmasıdır ve kusursuz demokrasiye giden yoldur. Atatürk’e yapılan düşmanlığın arkasında; Atatürk’ün anlamını anlamamak ve itiraz etmek vardır. İşte bu nedenle; iktidar açıkça söyleyemese de Atatürk’e düşmandır.

16 yıldır ülkemizi neredeyse babasının çiftliği gibi yöneten iktidar iradesi, Atatürk’ü ve izlerini silebilmek için elinden geleni ardına koymadı ama başaramadı. Aksine Atatürk, her geçen gün daha fazla güçlendi. Atatürk’ü yok edebilmek için özgür aklın ve bilimin de yok oluyor olması lazım. Eğer bu mümkün değilse ki değildir, Atatürk’ü yok etmek de mümkün değildir.

Mustafa Kemal’in Askerleriyiz

Geçen hafta, Piri Reis Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde öğrenciler Bakan İsmet Yılmaz’ı protesto ederek, İzmir Marşı’nı söylediler. Protestoya, üniformalarıyla denizciler liderlik etti. Protestoyu anlayan Bakan Yılmaz salonu terk ederken, mezunlar “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye slogan atmaya başladılar.

Bu mezun gençler, yarın iş arayacak. Ama protestoları nedeniyle iktidar bu gençleri fişleyecek ve iş bulmalarını engellemeye çalışacak. Gençler bu sonucu bilmelerine rağmen protestoyu yaptılar. İşte Atatürk, böyle bir şey!

Mezunlarımızı Kutluyorum

Piri Reis Üniversitesi’nden diploma alan denizcilerimizi ve tüm gençlerimizi; mezuniyetleri, ilkeli duruşları, ulusal duyarlılıkları ve ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gösterdikleri sahibiyetleri nedeniyle kutluyorum. Pruvaları neta, rüzgarları kolayına, denizleri sakin ve bahtları açık olsun. Bu vesile ile bu değerli gençleri yetiştiren Piri Reis Üniversitesi’nin çağdaş ve yurtsever öğretim üyelerini de saygıyla selamlıyorum.

İşin kötüsü; Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan zor durumda kaldı. Hiç ama hiç istemezdi böyle olsun! Çünkü iktidar iradesi ile arası bir hayli iyi! Halen, Metin Kalkavan’a ait Sedef Tersanesi’nde inşa halinde olan amfibi gemi (LPD) TCG Anadolu’nun ihalesini gerçekte Koç Grubuna ait RMK Marine kazanmıştı. Hem de en ucuz fiyatı vererek ve Türk gemi inşaat mühendisleri tarafından çizilen milli bir tasarım ile! Ama Koç Grubu “tu kaka” idi! İktidar; kazanılmış ihaleyi Koç’tan aldı, Metin’e verdi! Metin’in projesi ise gayri milli idi, İspanyollarındı, Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacını karşılamaktan milli projeye göre uzaktı ama askere fikrini soran da yoktu! Ayrıca; Metin Kalkavan’ın mali durumu da söylenenlere ve anlatılanlara göre pek de iyi değildi! Sanırım, bu protestoların ne anlama geldiğinin hesabını iktidar iradesine verecektir. Ama bilinmesi ve unutulmaması gereken şu; son 16 yıl içinde yapılan tüm yanlışların hesabını, bu yanlışların içinde bulunan herkes verecek, bilmiş olsun!

Türker Ertürk

 

 

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...