“Büyük ümitlerle girdiğimiz yeni yılın ilk ayını, ilk hafta sonunu ve ilk cumartesi gününü idrak ederken, duyarlılığı ve farkındalığı olan insanlarımız için yanıtı en çok merak edilen soru; “2015’in ülkemize neler getireceği”. Hep iyi şeyler diledik, umut etmek istiyoruz ama akılcı ve analitik düşünen yanımız; 2015’in ülkemiz ve bölgemiz için iyi şeylere gebe olmadığını gösteriyor.”

Yukarıdaki satırlar, tam bir yıl önce köşemizde yaptığımız öngörüydü. Geçtiğimiz bir yılın, ülkemize neler getirip getirmediğini yakından gözlemlediniz, takdir sizin. Şimdi de; 2016’nın ilk ayını, ilk haftasını ve ilk cumartesi gününü idrak ederken, önümüzdeki bir yılı öngörmeye çalışıyoruz. Samimi olmak gerekirse; önümüzdeki yıl, her bakımdan 2015’i aratacak. Bu nedenle, ülkemiz ve bölgemiz için felaket senaryolarına hazır olun derim.

Erdoğan Ülkemizi Büyütecek

Geçtiğimiz günlerde; köşe yazarı kimliğim nedeniyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bir isimle bir araya geldik, görüş alışverişinde bulunduk ve kahve içtik. Benim görüşlerimi ufuksuz, endişelerimi yersiz, jeopolitik yaklaşımlarımı korkak, siyasi bakış açımı ulusalcı ve Kemalist buldu. Uzun uzun konuştuk, ayrıntılara burada girmek mümkün değil. Ama özetle söylemek gerekirse; AKP’ye değil Erdoğan’a güveniyor ve inanıyor. “Erdoğan ülkemizi büyütecek, başkan olması şart” diyor. Suriye ve Irak’tan parça koparılarak Türkiye’nin büyütülebileceğine, bölgede Osmanlı’nın bir şekilde canlandırabileceğine inanıyor. ABD’nin bu projenin arkasında olduğunu söylüyor. Belli ki, Erdoğan’la beraber bulunduğu ortamlarda bunları işitmiş.

Bu okuduklarınız, köy kahvesinde konuşulan afaki şeyler değil. Defacto, yani fiili olarak Türkiye’nin kaderini elinde bulunduran zatın, uygulama safhasına sokulmuş fikirleridir. İşte sadece bu nedenle bile; Türkiye’nin felakete müncer bir rotada, tam yol ileri gittiğini söyleyebiliriz.

Pentagon Markalı

Yeni Osmanlıcılık, BOP Eş Başkanlığı’nın teşkili ve görevlendirmeler, Arap Baharı, Vahhabî Suudi Arabistan merkezli Sünni ittifakı, Şii’lerin ötekileştirilerek düşmanlaştırılması, halen Suriye’de devam eden savaş; ‘Pentagon Markalı’dır. Demokrasi, insan hakları ve terörle mücadele ise; bu markanın pazarlamasıdır.

ABD; tek kutuplu dünya düzenini sonsuza kadar sürdürmek, hegemonyaya direnenleri ezmek, ulus devletlere son vermek, Ortadoğu’yu başta olmak üzere dünyayı siyasi olarak yeniden şekillendirmek, Rusya ve Çin’i kuşatmak ve istikrarsızlaştırmak, okyanuslarda rakipsiz olmak, stratejik hammadde ve enerji kaynaklarını üretiminden terminal noktasına kadar kontrol etmek istemektedir.

Hegemonik Savaş

ABD; bu maksatla 11 Eylül 2001 saldırısından sonra halen devam eden küresel savaşı başlatmıştır. Daha önceki küresel savaşlar (I. ve II. Dünya Savaşları); emperyalist ülkelerin kendi arasındaki paylaşım savaşıydı. Halen devam eden ise; ‘Hegemonik Savaş’tır ve uzun soluklu olacaktır.

Japonlar 1941’de, Hawaii / Oahu Adası’nda, ‘Pearl Harbor’ Limanı’nda bulunan, ABD’nin Pasifik Donanmasına saldırmasalardı ya da diğer bir ifade ile saldırması için kışkırtılmasalardı; ABD’nin Japonları ezerek, Pasifik’te hegemonya kurmaları mümkün olmazdı. ABD’nin, o gün Japon saldırısına ihtiyacı vardı.

11 Eylül 2001 saldırısı da bir anlamda Pearl Harbor’dır. Küresel savaşı başlatmak için, ABD’nin bu saldırıya da ihtiyacı vardı.

Kışkırtıyorlar ve Kandırıyorlar

2 Ağustos 1990’da, Irak’ın Kuveyt’i işgali de bir ABD kışkırtmasıydı. Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmak, ‘Balkanlaştırmak’, yeniden dizayn etmek, İsrail ve Suudi Arabistan’ın güvenliğini sağlamak ve enerji zengini olan bölgede kalıcı olarak yerleşmek için.

ABD’nin, Türkiye için de özel planları var. Özetle söylemek gerekirse; rejim değişikliği yapmak, tekil yapısını bozmak, Suriye’de ve Irak’ta kullanmak, İran’a ve Rusya’ya karşı savaştırmak istiyor. Ama bunu bizimkilere; “büyürsünüz, Osmanlı’yı canlandırırsınız” hayaliyle satıyorlar. Yani aynen Saddam gibi, bizimkileri de kışkırtıyorlar ve kandırıyorlar.

Gözler Türkiye’nin Üzerinde Olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan; yakın çevresi ile birlikte, bunu yemiş gözüküyor. Bakın, gölge CIA olarak adlandırılan düşünce kuruluşu STRATFOR, yayınladığı raporda; “2016’da tüm gözlerin Türkiye üzerinde olacağını, Türkiye’nin Suriye’de askeri operasyon yapacağını, İran’la daha fazla rekabete gireceğini ve Rusya ile arasının düzelmeyeceğini” söylüyor.

Sizi bilmem ama ben, 2016 için umutlu değilim. Bazen “bilmemek, dünyada ve bölgemizde neler olup bittiğini takip etmemek, edememek, görmemek veya görememek, ruh sağlığı ve uyku düzeni açısından daha mı iyi olur?” diye düşünmüyor da değilim!

Saygılar sunarım.

 

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...