Büyük ümitlerle girdiğimiz yeni yılın ilk ayını, ilk hafta sonunu ve ilk cumartesi gününü idrak ederken duyarlılığı ve farkındalığı olan insanlarımız için yanıtı en çok merek edilen soru; 2015’in ülkemize neler getireceği? Hep iyi şeyler diledik, umut etmek istiyoruz ama akılcı ve analitik düşünme yanımız 2015’in ülkemiz ve bölgemiz için iyi şeylere gebe olmadığını gösteriyor.

Türkiye halen tehlikeli sularda seyretmekte olup felakete doğru tam yol ilerlemektedir. Çok ciddi bir rota değişikliği yapılmaz, yapılamaz ise felaket kaçınılmazdır. Felaketten kastımız, ekonominin berbatlığı ve tünelin ucunda ışığın gözükmemesi, otoriter yönetime doğru emin adımlarla gidiş, bölünme, parçalanma, iç savaş ve Ortaçağ karanlığına doğru hızlı bir sürükleniştir.

ABD musallat etti!

Türkiye’yi felakete gidişten kurtarabilmek için iktidar olmak gerekir. Çünkü halen sürdürülen felaket rotasının kısmen bilinçli ve kısmen bilinçsiz olarak mümessili iktidar sahiplerdir. Onları iktidardan uzaklaştırmadan kötü gidişi durdurabilmek mümkün değil. Ama yerine ne koyduğunuz da önemli. Zihniyet aynı olduktan sonra sadece ad değişimi sonuç odaklı olmaz.

Yaşadığımız bu felaket sürecinin diğer suçlusu ABD’dir. Erdoğan ve AKP’yi başımıza o musallat etti. ABD’nin küresel, bölgesel ve Türkiye’ye yönelik politik hedeflerinin ve icraatlarının yaşadığımız zorlu süreçteki belirleyiciliği yadsınamaz.

ABD’nin yenildiği, çöküşe geçtiği ve bölgeyi terk ettiği doğru bir değerlendirme değil. Irak’ta hedeflerine ulaştı, Suriye’de ise ulaşmak üzere. Libya ise üçe bölünme yolunda ilerliyor. Bakın, yandı, bitti kül oldu denen ABD bir petrol ve dolar operasyonu yapıyor, aynı anda Rusya, İran ve Venezüella çok zor duruma düşüyor. Avrupa Birliği’ni (AB) Rusya’ya karşı, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliğini (ASEAN) Çin’e karşı manipüle ediyor. Bu konuda örnek çok!

Nereden geldiği önemli!

Peki, bu söylediklerimiz Amerikan hayranlığının bir ürünü olabilir mi? Kesinlikle hayır. Sormak isterim; 220 volt elektriğin bulunduğu kabloyu bir şey yapmaz diye bilinçsizce tutmaya çalışan mı, yoksa gerekli koruyucu tedbirleri alıp, tehlikenin ne olduğunu bilerek o kabloya akıl ve bilgi ile yaklaşan mı, doğrusunu yapar? Cesarettin nereden geldiği önemlidir; cehaletten mi, yoksa bilgi ve akıldan mı?

ABD, dünyanın en büyük ekonomisi, görünebilir geleceğe kadar en büyük askeri güç, iş gücü Avrupa ve Japonya gibi yaşlı değil, dünyanın ağırlık merkezi doğuya doğru kaysa da halen tek küresel güç. Ayrıca araştırma ve geliştirmeye ayrılan pay, yenilik yaratma (inovasyon), alınan patent ve ileri teknoloji içeren şirketlere ev sahipliği açısından da dünya lideri. Hal böyleyken ABD çöküyor, bölgeyi terk ediyor değerlendirmesi doğru değil.

Aydın sorumluluğu

Bu yanlış değerlendirmenin nedenleri;

  1. Kötü niyetlidir. Toplumsal savunma mekanizmalarını “madem ABD çöküyor o zaman BOP bitmiştir” düşürmeye yöneliktir. BOP bazı revizelerle birlikte adım adım gerçekleştirilmektedir.
  2. İyi niyetlidir fakat ABD’nin yenildiği ve geri çekildiği analizi yanlıştır.
  3. İyi niyetlidir, ABD’nin çökmediği ve yenilmediği bilinmektedir ama moral olsun, halk mücadeleyi bırakmasın gerekçesi ile doğrular söylenmemektedir.

Bu da yanlıştır. Bugün Türkiye aynen kanser hastası gibi yaşamsal olarak tehdit altındadır. Doğrular tüm çıplaklığı söylenmeli ve mücadele bu doğruların üzerine inşa edilmelidir. Aydın sorumluluğu bunu gerektirmektedir.

Bir kanser hastasına, kendisi için tehlikenin büyüklüğünü ve yaşamsal tehdit arz eden hastalığı ile nasıl mücadele etmesi gerektiğini mi, yoksa hastalığı önemsemeyerek; “Merak etme senin bir şeyin yok al şu hapı yakında geçecek” diyerek mi doğru yapmış oluruz. Bilim birincinin doğru olduğunu söylüyor.

Saygılar sunarım.

Loading

Sosyal Medyada Paylaşın...